TÜRKİYE’NİN İLK SOSYAL MEDYA ARŞİVİ HİZMETE GİRDİ
Medyada yer almış eski bir habere ihtiyacımız olduğunda ya kütüphanelerin ya da medya takip şirketlerinin yolunu tutarız. Peki sosyal medyada yer almış bir habere, mesaja ulaşmamız gerektiğinde nereye başvurmalıyız? Sosyal medyanın da arşivi var mı? Evet artık var!
İnternet dünyasına kazandırdığı yaratıcı çözümleriyle tanınan genç işadamı Yasin Kesen, Türkiye’de yapılmayanı yaptı ve sosyal medya arşivini kurdu. www.sosyalmedya.in çatısı altında güçlü bir ar-ge ekibiyle beraber Facebook, sözlükler, bloglar ve Twitter’ı takibe alan Yasin Kesen, 2006 yılından bu yana sosyal medyada yazılan tüm iletileri arşivliyor. Türkiye’deki bütün Twitter kullanıcılarının mesajlarını anlık kaydeden sistemde biriken tweet sayısı 1 milyarı aştı bile. Twitter, 3 bin 200 tweetten öncekileri göstermediği için Kesen’in arşivi kişi, kurum ve kuruluşlar için önemli bir veri kaynağı.
16 Ekim itibariyle sosyalmedya.in arşivinde 1 milyar 226 milyon tweet bulunduğunu açıklayan Yasin Kesen ile Twitter üzerine
kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.
Türkiye’de Twitter ne amaçlı kullanıyor?
kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.
Türkiye’de Twitter ne amaçlı kullanıyor?
15 Ekim itibariyle Türk Twitter kullanıcıları 10 milyonu aştı. 2 milyon kişi her gün en az bir tweet atıyor. 5 milyon kullanıcı
15 Ekim itibariyle Türk Twitter kullanıcıları 10 milyonu aştı. 2 milyon kişi her gün en az bir tweet atıyor. 5 milyon kullanıcı ara sıra tweet yazıyor fakat çoğunlukla başkalarının yazdığı tweetleri okuyor. 1,5 milyon Türk Twitter kullanıcısı ise hesabını korumalı olarak kullandığı için bu kişilere dair veri bulunmuyor. Geriye kalan 1,5 milyon kullanıcı ise henüz Twitter’ı keşfetme aşamasında.
Türk kullanıcıların önemli bir çoğunluğu, arkadaşlarıyla bir takım şeyleri anında paylaşabilmek, yorumlarını almak için Twitter’ı kullanılıyor. Televizyon programlarını, dizileri veya maçları izlerken duygularını paylaşanlar da oldukça fazla.
MAÇ SIRASINDA SANİYEDE 250 TWEET ATILIYOR
Televizyon kanallarının ‘prime time’ diliminde saatte 800 bine yakın tweet atılıyor. Günlük 7 milyona yaklaşan tweet’lerin yarısı akşam 8 ile gece 1 arasında yazılıyor. Maç yayını sözkonusu olduğunda ise saniyede ortalama 250 tweet atılıyor. Haliyle taraftarların söz düellosu da Twitter’a taşınmış oluyor ve Twitter Gündem Listesi’nde saatlerce yer tutuyor.
Kitlesel iletişimde tv, radyo, haber ajanları mı yoksa Twitter mı daha hızlı?
Twitter tabi ki en öne geçti. Twitter’ın ABD’de yayınladığı bir reklam filmi var. Bu reklamda, Washington’da deprem yaşayan bir kişi, şu anda Washington’da deprem oldu, birazdan New York’tan hissedilir diye tweet atıyor ve o tweeti okuyan New York’taki arkadaşı içmekte olduğu kahvesini masadan kaldırıyor. Sarsıntı gerçekleşiyor ve ardından kahvesini geri koyuyor ve kitap okumaya devam ediyor. Çok hızlı ve kitlesel iletişim imkanı sağlıyor Twitter. Bu reklamın videosu da Youtube’da oldukça rağbet görüyor. Televizyon kanalları, radyolar ya da haber sitelerinin bu habere yer vermesi en az yarım saat zaman alıyor. O zamana kadar da her şey olmuş bitmiş oluyor.
TWİTTER’DA KİMLERE GÜVENMELİ?
Twitter için kontrolsüz bir haber kaynağı denilebilir mi? Provokasyonlara neden olabilir mi?
Burada haberi ilk duyuran kişilerin güvenilir olması lazım. Twitter ve sosyal medyanın tamamı için böyle bir risk söz konusu. Kullanıcılar kimin güvenilir olup olmadığını zaman içerisinde çözebiliyor. Bir yıldan uzun zamandır Twitter kullananlar genelde güvenilir kaynakların kimler olduğunu daha kolay anlayabiliyor.
Sosyal medya okur-yazarlığı konusunda eğitim ihtiyacından bahsedilebilir. Toplumun bir kısmında da önyargılı yaklaşım söz konusu. Bir kısım insanlar sosyal medyada sadece zararlı içerik bulunduğunu zannediyor. Bir kısmı da propaganda amaçlı, kurumsal amaçlı kullanılması gerektiği zannında. İkisi de yanlış. Burası herkesin özgürce ama hızlıca kullandığı bir yer. Buranın dinamiklerine göre ya da insanların ruh hallerine göre en uygun şekilde kullanmak lazım. Bununla ilgili de sosyal medya okur yazarlığı eğitimine ihtiyaç var. Twitter’ı yasaklayıcı, kısıtlayıcı şeyler söylemek yerine daha faydalı nasıl kullanırız bununla ilgili eğitimcilerle iletişimcilerin çalışması gerekli diye düşünüyorum.
aTwitter’ı Türkiye’de aktif olarak hangi meslek gurupları kullanıyor? Böyle bir sınıflama yapılabilir mi?
Gazeteciler, televizyoncular bir de bazı sanatçıları sayabiliriz. Takipçi sayısı çok fazla olan politikacılar da var ama onların doğru dinamiklerle kullandığı inancında değilim. Daha çok propaganda amaçlı kullanıyorlar. Herhangi bir etkileşimi yok. Bu kişilere birçok kullanıcı tarafından birçok soru geliyor ama yanıt verilmiyor. Açıkçası bu doğru bir kullanım yöntemi değil.
Sosyal medya, kullanıcıların sadece bilgi verme amaçlı değil özel hayatından da kendinden de bir şeyler katmasını gerektiriyor. Bu çizgiye en uygun kişi olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü söyleyebiliriz. Kendisi özellikle de pazar günleri buradan diyalog kurmayı seviyor ve özel hayatından paylaşımlar yapıyor. Tatilini nasıl geçirdiğinden, misafirinin kim olduğundan bahsediyor ya da kar yağıyorsa o fotoğrafları paylaşarak insanlarla çok ciddi etkileşime giriyor. Bunlardan en dikkat çekeni de ocak ayında köşkün bahçesinde kartopu atarken çekilen fotoğraflarıydı. O gün Cumhurbaşkanı’na 4 bin 600 mesaj gönderildi.
Tüketici hakları açısından Twitter’ın nasıl bir rolü var?
Kalite unsuru sosyal medyayla birlikte çok öne çıkan bir unsur haline geldi. Çünkü kalitesiz bir şeyin artık yaşama şansı yok. 20 yıl önce kaliteli ürünü üretenle kalitesiz ürünü üreten arasında ciddi bir fark oluşamıyordu. Herkes bir yerde bir şekilde iş yapabiliyordu. Tüketicilerin de arasında bir etkileşim olmadığı için iki ürünü üreten de kazanıyordu. Kalitesiz ürün yapanlar reklamlarla ürünü almaya özendiriyordu. Kaliteli olan zaten az reklam yapsa hiç yapmasa da kaliteli ürün yaptığı için ve mutlu tüketicilere sahip olduğu için iyi tüketiciler elde edebiliyordu. Sosyal medya, tüketici tercihleri üzerinde önemli bir rol oynamaya başladı. Bir kere tecrübe edip memnun kalmayan insanlar anında sosyal medyadan tepkisini gösteriyor. Bu da kalitesiz ürünler üzerinde tüketici baskısı oluşturuyor. Sonuç olarak da kalitesiz ürün ya da hizmet yaşayamaz hale geliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder