Mülakatlarda güçlü yön sorulur ya hep, büyük
bir gururla “mükemmeliyetçiyim” derim. Ne büyük yalanmış bu meğer. Beni yeni şeyler denemekten alıkoyan en
berbat özelliklerimden biriymiş halbuki. (Terapinin faydaları, ters ayna mıydı
bu teknik J ) Tembel mizacımı besleyen bu yanım “ne yaparsam yapayım mükemmel
olmalı” mantığıyla (ki ne kadar anlamlı görünür yeri geldiğinde) beni
“mükemmel” yapamayacağımı düşündüğüm şeylerden “korur” aslında. O kadar çok
ilgi duyduğum şey varken o kadar az şeyi bizzat yapabilmemin en büyük nedenidir
bu söz konusu “mükemmeliyetçilik”. Hep dinleyici, izleyici, okuyucu konumunda
bırakır beni. Çünkü başkalarının bu kadar “mükemmel” yaptığı şeylerde benim
acemice başlamamın bir anlamı yoktur aslında. Gelsin sıkıysa onlar da benim
“mükemmel” yapabildiğim şeyleri yapsınlar. Mükemmel “gereksinim toplarım”
mesela. Neyse sıkıcı konulara girmeyelim J
Bu aydınlanma sonucu mükemmeliyetçiliğime
savaş açtığımı OMActivities’den ilan etmek istiyorum. Öncelikle mükemmel okur
konumundan “acemi “misafir blog yazarı konumuna geçerek ilk denememi yapıyorum. Bu
konuda mükemmelden çok uzak olduğum kesin. J Ama asıl
bahsetmek istediğim mükemmele çok daha uzak olduğum bir konu: Mozaik
Mozaikler beni hep çekmiştir. Olimpos’taki
mozaikli yapı örneğin. Yerdeki mozaikleri hayranlıkla incelerken arkadaşım bana
mozaik hobi setleri olduğundan bahsetmişti.” Taşlar ve resim setin içerisinde
yer alıyor, sen taşları kırıp üzerine yapıştırıyorsun” şeklindeki tarifini
oldukça net hatırlıyorum yıllar önce olmasına rağmen. Ne farklı bir hobi olurdu
mozaik yapmak diye düşünmüştüm. O taşları kırarken kafayı iyice bir
boşaltırsın. Sonra taşları kırmak noktasında takılıp kalmıştım. Üstün el
becerilerimi düşününce. J Bir de adamlar bu işi mükemmel şekilde yapmışlar bin beş yüz yıl önce.
Ben hazır bir setle bunun yanına bile yaklaşamam derken unutuvermişim işte.
Sonra Antakya’daki Arkeoloji müzesini gezerken
tekrar aklıma geldi, sonra televizyonda, internette Zeugma ile ilgili
belgeseller, resimlerle her karşılaştığımda. Her seferinde bilinçaltımın
derinliklerine itmeyi başardım. (Bu konuda cidden mükemmelim J )
Sonrasında,kendimle ilgili diğer birçok konu
ile birlikte mükemmeliyetçilik konusundaki aydınlanmam gerçekleşti. Herşeyin
bir zamanı olduğuna ve o zaman gelmeden karşına çıksa da farkına varmadığına
inanıyorum. Tam da böyle çok hoşuma giden bir şeyi yapmaya, beceremesem de
denemeye açık olduğum bir zamanda bu bebek
kollarıma düştü J
İçerisinde yapıştırıcısı, resmi ve taşları
var. Taşlar, uygun boyutlarda kırılmaya müsait şekilde hazırlanmış. Sadece bir
kerpeten satın almak gerekiyor. Taşları resmin üzerinde görülen boyutlarda
kırıp resmin üzerine yapıştırıyorsunuz. Tabi resimdeki taşları gösterildiği
şekilde kırmak “benim için” her zaman mümkün olmuyor..henüz. Tam tahmin ettiğim
gibi bu işi yaparken başka hiç birşey düşünmüyorsunuz. Oldukça rahatlatıcı bir
aktivite. Keşke sonuçta güzel bir eser çıkma olasılığı olsaydı, şimdilik yok
ama bir sonrakinden ümitliyim J
Bir de birşey itiraf edeceğim. İçimdeki o uyuz
mükemmeliyetçi gidip ordaki en zor resmi seçti. Şu anda ona saydırıp duruyorum.
“Basitinden başlasaydın ne olurdu. Ne bu gurur, böbürlenme” diye.
İşte mozaik şaheserim:
Mozaik hobi seti hakkında: Sonucunda 31,5cm x 17,5 cm boyutunda mozaik oluşturmaya çalıştığınız kutu üzerindeki şekli yapmaya çalıştığınız mozaik seti. Set farklı level zorlukları ile satılıyor. Daha fazla bilgi için
Bu bir konuk yazar içeriğidir. Konuk yazar olmak istiyorsanız lütfen mail gönderiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder